Gülce Kuntay – Bu dernek benim için

2004’te ayrıldım İzmir’deki ana kucağından, baba ocağından. Hiç istemeyerek üniversite okumak için İstanbul’a gittim.
Tercih yaparken ailemin neredeyse hiç etkisi olmadı bana. Ne meslek seçiminde ne de şehir seçiminde karışmadılar. İTÜ Mimarlık bölümünü babam, dedem ve büyük amcam da İTÜ’lü olduğu için değil, yakın bir arkadaşımın babasının tavsiyesi üzerine yazdım. Yani üniversiteye başladığımda ailemdeki üçüncü nesil İTÜ’lü olduğumun farkında bile değildim. Aileden kimse bana bu açıdan baktırmamıştı. Babam övünmeyi seven bir adam değildi, sadece özel günlerde üzerinde arı logosu olan bir yaka iğnesi takardı. Dedemi ortaokuldayken kaybetmiştik. Sağ olduğunda da “ülkeyi il il dolaşmış bir inşaatçı” olarak bilirdim onu. Apartman kapısının üzerinde yazan isminin önündeki “yüksek” ve ardındaki “mühendis” kelimelerinin nereden geldiğini hiç düşünmemiştim. Büyük amcam da Ankara’da yaşıyordu ve anlatılan hikayelerde Karadeniz Teknik Üniversitesinde kürsü başkanı olduğundan bahsedilirdi. Ailem hakkında bu kadar az bilgi sahibi olmamın nedenini üniversiteye başladıktan ve mezun olduktan sonra daha iyi anladım. Zira İTÜ’lüler kendilerini pazarlamayı bilmiyordu ve kendilerinden bahsetmeyi sevmiyordu. Bunun nedeni aşırı mütevazilikten mi yoksa “bizi bilen bilir” kibirinden mi geliyor hala anlamış değilim.
Beni, bu derin uykumdan, İTÜİZDER uyandırdı. Nereden geldiğimi, nerede olduğumu ve nereye gideceğimi, o yorgun ve bilge binanın odalarındaki hoş sohbetlerde keşfettim. İTÜ’nün benim hayatımın büyük bir parçası olduğunu fark etmemi sağladı ve bu sayede kendimi İTÜ’nün bir parçası yapmak için uğraştım.
İTÜİZDER; beni, geçmişimi, bugünümü ve geleceğimi birbirine bağlayan en güçlü bağlardan biridir. Ana kucağından, baba ocağımdan sonra, İzmir’deki ikinci evimdir.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.